TBMM KİT Komisyonu Başkanı Hasan Fehmi Kinay, yaptığı açıklamada, komisyon olarak 17 Aralık sürecinde operasyonların odağında yer alan Halk Bankası'na yönelik iddialara ilişkin Halk Bankası ile bankayı denetleyen BDDK, MASAK, Merkez Bankası, Sayıştay gibi kurum ve kuruluşlar nezdinde konuyu yakından takip ettiklerini anlattı. 
 
Halk Bankası'na yönelik en önemli iddianın, İran ile yapılan altın ihracatına ilişkin değerlendirme olduğuna işaret eden Kinay, "En önemli iddia, yüklü miktarda vergi iadesi verildiğiydi. Öncelikle Maliye Bakanlığı'ndan aldığımız değerlendirmelerde iddia edilen 10 milyar avro gibi hayali ihracata dayalı vergi iadesinin söz konusu olmadığı, 46 milyar doları bulan ihracatın yaklaşık 21 milyar dolarlık kısmı İran'a yapılan ihracattır ve vergi iadesi olarak 1 milyar 348 bin dolar olduğu tespit ettik. Bu rakam da son derece makul ve fiilen yapılan ihracata dayalıdır" dedi.
 
İran ile yapılan dış ticaret işlemlerinde Halk Bankası'nın ödeme aracılığı yapan kurum olarak öne çıkmasının çok farklı tartışmaları beraberinde getirdiğine  dikkati çeken Kinay, bunu yaparken uluslararası hukuka ve bankacılıkla ilgili düzenlemelere aykırı tutum sergileyip sergilemediğine de baktıklarını, bu noktada da yapılan tüm değerlendirmelerde gerek BDDK gerekse MASAK'ın bu yönde tespitlerinin olmadığını kendilerine aktardığını söyledi. Kinay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen bankalar yeminli murakıpları ve Halk Bankası'nın kendi teftiş kurulları tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında ortaya çıkan raporun sonuç bölümünde "uluslararası mevzuata ve bankacılık mevzuatına aykırı herhangi bir işlemin olmadığı" yönünde tespitin de kendileriyle paylaşıldığını ifade etti. 
 
Kinay, Halk Bankası'nın bankacılık sektöründe İran ile Türkiye arasındaki doğal gaz ve diğer petrol ürünleri ithalatından kaynaklanan dış ticaret işlemlerinde yapılan ödemeler için iran Merkez Bankası tarafında açılan hesabı işleterek bu sistemi son derece başarıyla yöneten bir banka olduğunu belirterek, sadece Türkiye'deki değil, bir çok yabancı şirketin de Halk Bankası'nı kendi dış ticaret işlemlerine aracılık etmesi talebinde bulunduğunu kaydetti. Halk Bankası'nın buradan kendisine ciddi komisyon gelirleri elde ettiğini ifade eden Kinay, halen de İran'ın yanı sıra Irak, Kuzey Irak, Hindistan'ın da içine bulunduğu bir finans otoritesi olarak bu işlemlere aracılık etmeyi sürdürdüğünü söyledi.
 
"14 katını Hazine'ye kazandırdı"
 
Halk Bankası'nın son 10 yılda bankacılık sektöründe önemli bir "başarı öyküsü" oluşturduğunu, Hazine'ye de temettü, vergi, halka arz yoluyla 15 milyar 243 milyon lira kaynak aktardığına işaret eden Kinay, Hazine tarafından kendisine verilen sermayenin 1 milyar 250 milyon lira iken bunun yaklaşık 14 katı kadar Hazine'ye kazandırdığını hatırlattı.
 
Komisyon olarak yaptıkları değerlendirmelerde şube sayısını önemli ölçüde artırdığını vurgulayan Kinay, 2 yıl içinde 2013 yılı sonu itibarıyla 872 şubeye ulaştığını, bir çok yabancı ülkede şubeler açtığını, tahsil kabiliyetini yitirmiş bir çok alacağı tahsil ederek kredi hacmini önemli ölçüde artırmasına rağmen yüzde 60'ları bulan kredi tahsilat güçlüğünü yüzde 3'lere düşürdüğünü, verdiği kredileri sağlam şekilde tahsil etme başarısını da ortaya koyduğunu kaydetti. 
 
"Kara para aklama konusunda suç unsuru yok"
 
Kara para aklama konusundaki iddiaların hiçbirinin yetkili otoriteler tarafından tespit edilmediğini ifade eden Kinay, "Kara para aklama konusunda bir işlem varsa bunun mutlaka MASAK tarafından tespit edilmiş olması gerekirdi. MASAK'tan aldığımız bilgiler ışığında kara para aklamayla ilgili herhangi bir suç unsurunun ne 17 Aralık öncesinde ne de sonrasında söz konusu olduğu, savcılığa verilen suç duyurusunun da olmadığı belirtildi" dedi.
 
Halka mal olmuş, borsada ilk 20 şirket arasında bulunan, Türkiye ekonomisine  büyük katkıları olan bankanın haksızca  tartışmalar içine çekilmesinin son derece yanlış ve spekülatif olarak değerlendirdiklerini kaydeden Kinay, "Bu spekülasyonun ne tür bağlantıları var, kimler bu başarı öyküsünden rahatsız oldu, bu ayrı bir değerlendirme konusudur" diye konuştu. 
 
Alt Komisyon'un Halk Bankası'nın 2011 ve 2012 yılları faaliyetlerine ilişkin çalışmalarını bitirdiğini, seçimden sonra da takvimin elvermesi durumunda denetleyecekleri kurumların başında  Halk Bankası'nın geleceğini dile getiren Kinay, şöyle konuştu:
 
"Halk Bankası'nın bankacılık sektörü dışında bir takım farklı suç unsurları söz konusu ise konu ilgili şahısları bağlar. Onlar da bugün yargı önünde hesap vermektedir. Bu hadiseler bankanın tüzel kişiliğini gölgelememeli. Eski banka genel müdürünün evinde bulunan paranın Halk Bankası ile herhangi bir ilgisi yok. O paranın hesabını eski Genel Müdür Süleyman Aslan verecektir. O konuyla ilgili bir tartışmayı Halk Bankası ile birlikte değerlendirmek yanlıştır.  Bir banka genel müdürüne rüşvet nasıl, ne amaçla verilebilir? Haksız bir kredi verdiyse, kredi değerlendirmesi olumsuz olan bir şirkete banka genel müdürü kredi vermeye katkıda bulunmuşsa bu yüzden rüşvet verilir. Bu büyüklükteki krediler için bütün yönetim kurulu kararı aranıyor.  Böyle bir suistimal söz konusu ise bütün yönetim kurulunun suçlanması gerekirdi. Bugün sadece eski genel müdüre yöneltilen suçlama var, rüşvet iddiası var. Bu paranın rüşvet yoluyla kendi tasarrufuna alındığına yönelik iddialar geziyor. Bunu yapabilmesi mümkün değildir. Çünkü BDDK, koyduğu kredi ilkeleriyle kredi yeterliliği olmayan herhangi bir kuruma bir bankan yönetiminin kredi vermesi ve tahsil edilmediğinde bunu zimmet suçlamasıyla gündeme getirebilmektedir.
 
Geçmişte bankacılık sektöründe yaşanan hortumlama hadiselerinin bir benzerinin 10 yılda yaşanmaması, tesadüfi değildir. Çünkü bankacılık sektörü, geçmişle kıyaslanmayacak kadar sıkı denetlenmektedir. Zaten Halk Bankası tarafında kullandırılan kredilerin geri dönüş oranları son derece yüksektir. 31 Aralık 2002 tarihinde kullandırılan kredi tutarı 2 milyar 359 milyon lira iken, takipteki kredileri 1 milyar 141 milyon liradır. Yani yüzde 48'i takipte. Ama 30 Eylül 2013 itibarıyla kredilerini 43 kat artırarak 103 milyar 400 milyon liraya çıkartırken, takipteki kredileri yüzde 2'ye karşılık gelen 2 milyar 134 milyon lira olmuştur. Takipteki  kredi oranını yüzde 48'den yüzde 2'ye düşürmüş. Rasyonel ve büyük bir hassasiyetle yöneltilen bir bankanın bu tür rüşvet iddialarıyla gündeme getirilmesi ayrıca büyük haksızlıktır."
 
Kinay, iç teftiş gerçekleştirildikten sonra Halk Bankası müfettişlerinin yaptığı değerlendirmede gündeme getirilen muhatap firmaya düşük komisyon uygulandığı ve teminat açığı olan kredi verildiği yönünde en ufak menfi tespit olmadığını anımsatarak, "Halk Bankası'na şu an itibarıyla savcılık tarafından herhangi bir suç isnadı yapılmamıştır" dedi.