BURSA (AA) - MUSTAFA BİKEÇ - Geleneksel motifler kullanarak 54 yıldır çini ve seramik yapıp bu alandaki ustalığıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü"ne layık görülen Bursalı Adil Can Güven, mesleğini öğrenmek isteyenlere ömrünün sonuna kadar destek olmayı hedefliyor.
Bursa'nın İznik ilçesindeki atölyesinde çalışmalarını sürdüren 71 yaşındaki Güven'in geleneksel malzeme ve teknikler kullanarak yaptığı ürünler, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2001'den bu yana "sanat eseri" kabul ediliyor.
Çocukluk yıllarında dayısı Abdurrahman Özer'den usta çırak ilişkisiyle sanatı öğrenen Güven, Çanakkale, Kütahya ve Bursa'nın İnegöl ilçesindeki ustaların yanında eğitimler aldı.
Dayısının vasiyeti üzerine atölye açan Güven, Bursa Uludağ Üniversitesi İznik Meslek Yüksekokulu El Sanatları Bölümü Çini Sanatı ve Tasarımı alanının kurulmasıyla 5 yıl öğretim elemanı olarak dersler verdi.
Sanatta 42 yılını eşi Nursan Güven ile olmak üzere 54 yıldır faaliyet gösteren Güven, 27 Kasım'da Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"nde ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan aldı.
- "En büyük destekçim eşim"
Çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven, AA muhabirine, sabır isteyen mesleğinde onlarca öğrenci yetiştirdiğini söyledi.
Ustalığa Çanakkale'de başladığını, Kütahya'da "kuyu" olarak bilinen fırınlarda çok değerli ustalarla çalıştığını belirten Güven, "Sonra İnegöl'e geldik. İnegöl'de belli bir zaman hayvancılıkla uğraştık. Ondan sonra da ustamın rahmetli olmadan evvel vasiyeti vardı. En büyük destekçim eşim, onunla beraber atölyemizi açtık." dedi.
İnegöl'den sonra İznik'te atölye açarak çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden Güven, aile olarak üç nesildir seramik ve çini sanatıyla uğraştıklarını, iki oğlunun da çinicilikte usta olduğunu anlattı.
İznik'te 10'dan fazla medeniyete ait geleneksel seramik ürettiklerini bildiren Güven, "Bunların içinde ilk devir Anadolu seramikleri, İlk Çağ seramikleri, Bitinya, Grek, Roma, Bizans seramikleri, Beylikler devri, Selçuklu devri, Osmanlı İznik ve Çanakkale çinilerine kadar geliyor. Çanakkale özellikle ilgi alanım. Eserleri genelde yöresel topraklardan ediniyoruz. İznik çinisini de tabii ki İznik'te olan malzemeyle yapıldığı için zamanında burada araştırmalarımız oldu, beyaz bir kile ulaştık." ifadesini kullandı.
Güven, ürünleri geleneksel yöntemlerle, yöresel malzemelerle ürettiklerini kaydetti.
Geleneksel olunca İznik çinisi üretiminin çok zor olduğunu, yüzde 30-40 fire verilebildiğini aktaran Güven, şöyle devam etti:
"Bunun sebebi de kullandığınız malzemeler, içindeki cam frit ve kuvars oranı, kilin az veya çokluğu bunlar çok etkiliyor. Araziden kuvars taşlarını doğal halde topluyor ve odunlu fırınlarda yakıyorsunuz. Yaktığınız zaman bunlar daha gevrek oluyor ve molekül sularını kaybediyor. Ondan sonra da kırılıyor, öğütülüyor, toz haline getiriliyor. Bunu bir kenara koyduğumuz zaman diğer tarafta da cam friti yapıyorsunuz. Bu fritte soda, kuvars ve sülyenin yani kurşun oksitin birleşiminden yapılmaktadır. Bu karışım 1110-1200 derecelere kadar pişirilir, cam haline getirilir. Ondan sonra o da taş gibi parçalanır, öğütülür ve belli oranda hamurun içine katılır. Kil dediğimiz zaman da ormanın içinde bir rezervi var. O rezervden gider, alır, süzer, temizler ve kullanırız. 500 yıl evvel de aynı şekilde ustalar İznik'in dağlarından kuvars taşını, kilini kendileri toplamış ve yapmışlar."
- "Bu sanata ömrümüzü adadık"
Adil Can Güven, sanatında 54 yılı geride bıraktığını, hem okulda hem de atölyede çok sayıda öğrenci yetiştirdiğini, yetiştirmeye devam edeceğini belirtti.
"Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü"nü aldığı için gururlu olduğunu dile getiren Güven, "Önemli olan o ödülün bana verilmesi değil o ödül İznik'in, İznik kültürünün ödülüdür aslında. Bu ödül sadece bir ödül olmakla kalmıyor büyük bir görevdir aslında. Yani bu kültürü yaymak, ileriye götürmek, yeni ustalar edindirmek görevi bana verilmiştir. Ben bunu öyle addediyorum." değerlendirmesini yaptı.
Güven, İznik çinisinin tespit edilemeyen birçok özellik ve kriterinin ortaya çıkarılması için yıllardır İznik'te üniversite bünyesinde araştırma birimi kurulmasını hayal ettiğini sözlerine ekledi.
Nursan Güven de seramik ve çini eserler üretmeye evlendikten sonra başladığını, atölyelerinde hem çocuklarını hem de birçok öğrenciyi yetiştirdiklerini kaydetti.
Yaşamlarının çini ve seramikle şekillendiğini anlatan Güven, "42 yıldır beraberiz, sabah kalkıyoruz çini ve seramikle, akşam yatıyoruz çini ve seramikle. Bu sanata ömrümüzü adadık. İki oğlumuzu yetiştirdik atölyede, onlar da iyi usta oldular. Şimdi gelinimiz var, onu yetiştiriyoruz. O da güzel şeyler yapmaya başladı." diye konuştu.