İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "terörsüz Türkiye"nin daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir ülke anlamına geldiğini belirterek, "Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz, terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz." dedi.

Yılmaz, İstanbul'da ekonomi basını ile bir araya gelerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Suriye'deki gelişmelere değinen Yılmaz, ülkede artık bir diktatörlüğün yıkıldığını ve yeni bir düzenin oluştuğunu söyledi. Gelecek döneme ilişkin muhtemel gelişmeleri yorumlayan Yılmaz, "Şu anda acil konu, siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye'nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Böyle bir Suriye, Türkiye'ye yönelik güvenlik risklerini, göç riskini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye'ye faydalar doğuracak." diye konuştu.

İBB'nin ulaşıma yüzde 46,09'luk zam teklifi UKOME'de reddedildi İBB'nin ulaşıma yüzde 46,09'luk zam teklifi UKOME'de reddedildi

Yeni dönemde Suriye'nin yeniden imar edileceğini, altyapısıyla, üstyapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacağını, vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin bu sürece mutlaka müdahil olacağını ve katkı sunacağını söyledi.

Suriye ile ticaretin ve yatırımların artmasının Türkiye ekonomisine de önemli katkılar sunacağını vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:

"Komşumuz Suriye'nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada dünyaya da büyük bir rol düşüyor. Esed döneminde ortaya konan yaptırımlar var, bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla, tanımlamalarla Suriye'ye bakılması doğru değil, yeni bir ortam var. Dolayısıyla bu yaptırımların bir an önce kalkmasını temenni ediyoruz. Suriye'nin ekonomik gelişimi için Batılı ülkelerin özellikle yaptırımları var. Esed rejimine dönük bir yaptırımdı, şimdi o rejim ortadan kalktı, dolayısıyla bu yaptırımların kaldırılması önemli."

Yılmaz, yine dost ülkelerin ve uluslararası kurumların Suriye'nin yeniden yapılanması için finansal destek sunmalarının önemine dikkati çekerek, bu konuda çağrıda bulundu.

- "Doğu ve Güneydoğu Türkiye ortalamasının üzerinde büyüyecek"

Cevdet Yılmaz, terörün Türkiye'ye maliyetine ilişkin bir soru üzerine, bir insanın ve can kaybının maliyetinin ölçülemeyeceğini dile getirdi.

Terörün ülke ekonomisinde yol açtığı zararlara dikkati çeken Yılmaz, doğrudan maliyetlerin yanı sıra yapılamayan projeler nedeniyle de ortaya olumsuz bir tablonun çıktığını anlattı.

Yılmaz, terör olduğu için turizmin gelişemediği bölgelerin bulunduğunu, yatırımların yapılmadığını, bunu en fazla Doğu-Güneydoğu insanının yaşadığını ve nitelikli insan gücü ve yatırımcıların buradan kaçtığını anlattı.

Terörle mücadeledeki başarı sayesinde son yıllarda bölgede güzel gelişmeler yaşandığına işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

"Şimdi Doğu, Güneydoğu bu süreçte Türkiye ortalamalarının üzerinde büyüme kaydedecek. Doğu ve Güneydoğu'da Gabar petrolünü görüyoruz. Terörsüz Doğu ve Güneydoğu'da, Mardin'de, Diyarbakır'da boş odası kalmayan otelleri, canlanan turizmi, hayvancılığı görüyoruz. Bütün bunlar aslında yeniden ekonominin canlandığını gösteriyor. Dolayısıyla biz teröre karşı aslında büyük bir başarı elde etmiş durumdayız. FETÖ'ye, DEAŞ'a ve PKK'ya karşı."

- "Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz"

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son dönemdeki mesajlarına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

"Geldiğimiz süreçte ben şunu anlıyorum, Sayın Bahçeli her zaman 'Önce milletim, devletim, sonra partim ve ben' diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla buradaki perspektifi de şu, 'Terörsüz bir Türkiye'. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Orta Doğu'da, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanı'mız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye Yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir Cumhuriyet'imiz var, çok büyük kazanımlarımız var. Şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri 'Huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak' diyor Cumhurbaşkanı'mız. Dolayısıyla ana vizyonumuz da bu. Bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz."

Terörün, demokrasinin ve kalkınmanın düşmanı olduğunu vurgulayan Yılmaz, terör olması halinde seyahat etme ve girişimcilik özgürlüğünün ortadan kalkacağını, yatırım ortamının gelişmeyeceğini söyledi.

"Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz." diyen Yılmaz, şunları kaydetti:

"Aslında terör olduğu sürece demokratik siyaset de olmaz. Elbette demokrasilerde çok partiler olacaktır, çok partili sistem zaten demokrasi. Farklı görüşler, farklı fikirler olacaktır ama terörün gölgesinde siyaset olmamalı. Hiçbir parti, hiçbir grup hem 'Ben demokratik siyaset yapıyorum' deyip hem de terörle iç içe veya dirsek teması içinde olamaz. Dolayısıyla terörün ortadan kalktığı, demokratik siyasetin güçlendiği bir ortamda Türkiye kardeşliğini, huzurunu daha da pekiştirecektir. Burada gördüğümüz kadarıyla Meclis çerçevesinde bir diyalog başlamış durumda. Bu da çok doğru bir yaklaşım. Çünkü şu an ki Meclisimiz Cumhuriyet tarihimizin temsil gücü en yüksek Meclislerinden, belki de en yükseği. Çünkü çok sayıda parti seçimle geldi ve her birinin belli sayıda milletvekili var. Yanlış hatırlamıyorsam seçmenin yüzde 95'inden fazlası temsil ediliyor. Dolayısıyla Meclis çerçevesinde yapılacak istişareler, değerlendirmeler çok kıymetli."

- "Ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir"

Cevdet Yılmaz, terörün olmadığı bir ortamın hem Türkiye hem çevre ülkeler için çok önemli olduğunu ve yatırım ortamını iyileştireceğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bunu bir yılla kısıtlamak doğru değil bence genel anlamda yatırım ortamı, ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir. Zaten terörün bu bölgeye başımıza bela edilmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu bence. Enerjimizi başka alanlarda harcayıp gerçek anlamda kalkınmamıza, gelişmemize de engel oluyor bu yapılar. Bunların ortadan kalktığı bir ortamda kaynaklarımızı da dikkatimizi de çok daha esaslı konulara yönelteceğiz. Teknolojimizi nasıl geliştireceğiz, ülkemizi nasıl büyüteceğiz, insanımızı nasıl daha nitelikli yetiştiririz? Beşeri sermayeye nasıl daha fazla yatırım yaparız, bunlarla uğraşacağız ve bu uzun vadeli kalkınmamıza büyük destek olacak diye düşünüyorum."

- "Uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma gayretindeyiz"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bir soru üzerine, Türkiye'ye doğrudan yatırım konusunda, uluslararası şirketlerde geçmişe göre çok daha yüksek bir iştah oluştuğunu gördüklerini söyledi.

Yatırımcılara her türlü kolaylığı sağladıklarını ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam ettiklerini vurgulayan Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulanan ve 30 milyar dolarlık bir program olan HIT-30'un Türkiye'nin teknolojik açığı olan alanlarda yabancı sermayeyi cezbedeceğini bildirdi.

Yılmaz, yatırımlar geldikçe cari açığın düşeceğini ancak uluslararası doğrudan yatırımın korumacılık eğilimleri nedeniyle eskisi kadar güçlü olmadığını, herkesin kendi ülkesine sermayeyi yönlendirmeye çalıştığını, buradan daha fazla pay alma gayreti içinde olduklarını anlattı.

Türkiye'ye ağırlıklı olarak Avrupa ve ABD'den yatırımların geldiğini, Çin'den son dönem bir elektrikli otomobil markasının yatırım kararı aldığını hatırlatan Yılmaz, "Daha fazlasını da elbette istiyoruz. Sadece Çin'den değil, hangi ülkeden olursa olsun dünyanın neresinden olursa olsun. Türkiye'ye gelip yatırım yapanlara kendi şirketimiz gibi bakıyoruz. Yeter ki gelsin üretimini burada yapsın, bize istihdam üretsin, teknoloji getirsin, ihracat getirsin bunun için de gayretlerimizi sürdüreceğiz." diye konuştu.

- "Trump'ın muhtemel gümrük tarifeleri bizi de yakından ilgilendiriyor"

Cevdet Yılmaz, SGK reformuna ilişkin soru üzerine, gündemlerinde kapsamlı bir çalışma olmadığını belirterek, "Kapsamlı analizler, etki değerlendirmeleri, nasıl yapacağımıza ilişkin tasarımlar netleştikten sonra bunları gündem yapmanın daha doğru olduğunu inanıyoruz. Dolayısıyla şu anda o kapsamda bir reform gündemimizde değil." diye konuştu.

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın uygulaması beklenen gümrük tarifelerine değinen Yılmaz, bunların uygulanıp uygulanmayacağının henüz kesin olmadığını ancak Çin'e karşı tarifeleri çok yükseltme gibi bir durumun ve bu kapsamda bir pazarlık pozisyonunun bulunduğunu dile getirdi.

Yılmaz, ABD'nin Çin'e uygulayacağı muhtemel tarifelerin Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"ABD'nin Çin'e karşı gümrük duvarlarını artırması halinde Çin, ABD dışı pazarlara çok daha yoğun bir şekilde ihraç yapma tutumu içine girecektir. Bu da bizim gibi ihracatçı ülkeleri elbette daha fazla rekabetle karşı karşıya getirecektir. Bunu dikkatle analiz ediyoruz ama henüz gerçekleşen bir durum söz konusu değil. Gerçekleşmelere göre buna bakmak durumundayız. Türkiye'nin Avrupa pazarına yakınlığı, lojistik avantajları bu anlamda elini güçlendiren unsurlar. Ama gelişmelere göre biz de ticaret politikalarımızda elbette bazı adımlar atmak durumunda kalabiliriz."

- DPT değerlendirmeleri

Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) yeniden kurulup kurulmayacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, bu kurumda 18 yılını geçirdiğini, 7 yıl da buradan sorumlu bakan olduğunu, dolayısıyla DPT'deki çalışma hayatının süresi için 25 sene denilebileceğini belirterek, kurumun 2011 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığına dönüştüğünü, bölgesel boyutunun Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına gittiğini anlattı.

Yılmaz, DPT'nin Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla hem strateji yapan hem de elinde yatırım bütçesi ve genel bütçe olan bir kuruma dönüştüğünü ve doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bağlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla şu anda aslında çok güçlü bir yapı, belki kamuoyunda yeterince reklamı yok veya tanıtılmıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığının geçmişte bütçe kısmının sadece yatırımı vardı DPT'de. Şimdi yatırım, cari hepsi orada. Stratejiler yine 5 yıllık kalkınma planları hazırlıyor, uzun vadeli strateji dokümanları hazırlıyor. 'DPT'nin bir marka boyutu vardı' diyelim, bir markanın oluşması biraz zaman alıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığımız şu anda bu eskiden gelen kültürü orada devam ettiriyor ve oradaki çalışanların birçoğu da eski DPT'den gelen kadrolar ve maliyenin bütçe biriminden. Ben de doğrusu birçok çalışmamda Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla çalışıyorum, Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir başkanlık olarak."

- Nüfus Politikaları Yüksek Kurulunun ilk toplantısı 9 Ocak'ta

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, reel sektörün ekonomiye nasıl baktığına ilişkin soruya karşılık, bazı zorluklar yaşandığını ancak uygulanan doğru programın sonucunu sabırla beklediklerini söyledi.

Bu programın orta vadede kendileri için de çok daha iyi olacağına inandıklarını vurgulayan Yılmaz, "Yani özetlersem benim duyduğum mesaj bu, ama bir taraftan da elbette reel sektör belli taleplerini, belli beklentilerini ifade ediyor, biz de hiçbir şekilde onlara duyarsız kalmıyoruz." diye konuştu.

Yılmaz, kısa süre önce oluşturulan Nüfus Politikaları Yüksek Kuruluna ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Nüfus Politikaları Yüksek Kurulumuzun ilk toplantısını 9 Ocak'ta yapacağız. İlk toplantıda ana bir çerçevenin belirlenmesi için istişarelerimiz olacak, hemen yol haritamızın şekillenmesini beklememek gerekir. Kapsamlı yol haritamız için bir sunum olacak, bunun üzerinde tartışacağız ve muhtemelen yeni bir strateji eylem planını başlatacağız. Hazırlıklarını, teknik çalışmalarını, bir sonraki toplantıda da muhtemelen bu yeni bir yol haritasını sizlerle paylaşacağız ama bu arada spesifik bazı konuları da ele alma imkanımız olacak. Bunlardan bir tanesi Aile ve Gençlik Fonu kurduk biliyorsunuz, bunu pilot uygulama düzeyinde şu anda belli illerde hayata geçiriyoruz. Özellikle petrolden, doğal gazdan, madenlerden gelen gelirlerin bir kısmını bir fonda topluyoruz, bunu da yeni evlenen gençlere faizsiz imkan olarak sağlıyoruz. Bunu tüm Türkiye'ye yaygınlaştıralım mı, nasıl yapalım, bunu muhtemelen bir gündem maddesi olarak Nüfus Kurulunda tartışacağız. Çünkü nüfusun düşük olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de evlilik yaşının giderek yükselmesi."

Yılmaz, evlilik yaşı yükseldikçe doğurganlık oranının düştüğünü kaydederek, evliliklerin biraz daha düşük yaşlarda gerçekleşmesi gerektiğini bildirdi.

Bazı gençlerin evlenmesinin önündeki finansal sıkıntıların aşılması için uyguladıkları programları anlatan Yılmaz, doğurganlığı azaltan sezaryen ameliyatların oranının Türkiye'de dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu bildirdi.

Yılmaz, "Elbette tıbbi bir sebep varsa hiç tartışmasız sezaryen olmalı, orada hiç tereddüt yok. Ama bir ülkede doğumların yüzde 60'ı sezaryenle oluyorsa bunu herhalde sadece tıbbi sebeplerle açıklayamayız. Yani başka sebepler var mutlaka burada. Dolayısıyla bunları da tartışmak durumundayız. Buna benzer çok sayıda başlık var, o yüzden kurul kurduk zaten. Çalışma hayatı yine, kadınların hem hayatını hem iş hayatını aynı anda sürdürmeleri durumunda ikisi arasında bir tercihe zorlamamak için yeni çalışma modelleri geliştirmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Her biri başka bir kurumu ve düzenlemeyi ilgilendiren çok sayıda başlık bulunduğunu söyleyen Yılmaz, bütün bunlara bir bütünlük içinde bakacaklarını ve yeni bir eylem planı ve yol haritası oluşturacaklarını bildirdi.

- "Kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye'yi rahatlatacak"

Cevdet Yılmaz, "en az 3 çocuk" sloganını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllardır söylediğini hatırlatarak, şimdi bunun kıymetinin daha iyi anlaşıldığını, başta çok tartışmalar yapılsa da gelinen noktada ne kadar haklı olunduğunun hep birlikte görüldüğünü vurguladı.

Kadınların iş gücü piyasalarına daha fazla girmesinin önemine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bu nüfus dinamikleri açısından da önemli, giderek daha çok çalışan bulamama sorunuyla karşı karşıya kalacağız bu önümüzdeki süreçlerde. Şimdiden yaşıyoruz bunu. İş dünyasının dile getirdiği sorunlardan biri 'yeterince çalışan bulamıyorum' konusu. Dolayısıyla önümüzdeki dönem özellikle kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye'yi bir oranda rahatlatacak bir durum. İş gücü ihtiyacını, çalışan ihtiyacını karşılayacaklar anlamında."

(Sürecek)

Kaynak: aa