Cameron, Davos'ta yapılan Dünya Ekonomi Forumu (WEF) iş ve siyaset dünyasının temsilcilerine hitap etti.
İngiltere’nin dünyanın 5. büyük ekonomisi olduğunu ve AB dışında da başarılı olabileceğini ifade eden Cameron, “Ancak mesele İngiltere’nin başarılı olup olamayacağı değil. Mesele en büyük başarıyı nasıl yakalayacağı, en büyük refaha nasıl ulaşacağı, en çok istihdamı nasıl yaratacağı ve en güvenli nasıl olacağıdır” dedi.
Şubat ayında gerçekleşecek AB liderler zirvesinde, İngiltere'nin AB'den taleplerini karşılayan bir anlaşmaya varılacağını umduğunu belirten Cameron, “Şunun açıkça anlaşılmasını istiyorum ki eğer masaya doğru anlaşma gelmezse, acelem yok, referandum için 2017’nin sonuna kadar sürem var. Bu işin hızlı değil, doğru yapılması önemli” ifadesini kullandı. Cameron AB ile “doğru anlaşmaya” varılması halinde gelecek yaz referanduma gitmeyi istediğini kaydetti.
Konuşmasında iş dünyasına da seslenen Cameron, “Siz de tek pazarın tamamlandığı daha rekabetçi bir Avrupa istiyorsanız, daha fazla ticaret anlaşmasının ama daha regulasyonun olduğu bir Avrupa istiyorsanız, bana destek verin” diye konuştu.
AB konusunda son kararı siyasetçilerin değil, halkın vermesi gerektiğini belirten Cameron, “Bu, bir kuşakta bir kez gelecek bir an. Avrupa Birliğinin gelecekte gireceği istikameti şekillendiriyoruz” görüşünü dile getirdi.
Reform sürecinin AB için hiç sona ermeyeceğini belirten Cameron, "Benden hiçbir zaman 'Tamam, bu örgüt artık tamir edildi' dediğimi duymayacaksınız. AB’nin bugün birçok kusuru var ve gelecekte de bu yeniden müzakerelerden sonra da kusurları olacak. AB için reform süreci sona ermeyecek" diye konuştu.
- Referandum
İngiltere'de iktidardaki Muhafazakar Parti, AB üyeliğini 2017 yılı sonuna kadar referanduma götürmek istiyor. Geçen mayıs ayındaki genel seçim sonunda tek başına iktidar olan David Cameron liderliğindeki Muhafazakar Parti, ülkenin AB üyeliğini referanduma götürmeden önce birlikle yeniden müzakereler yürütüyor.Cameron, AB'nin işleyişinden şikayet ediyor. AB'nin daha rekabetçi olmasını ve daha fazla ticaret anlaşması yapmasını isteyen Cameron, AB ülkelerinde ulusal parlamentolara daha fazla yetki verilmesi ve Avro Bölgesi'nde olmayan ülkelere ayrımcılık yapılmaması talebinde de bulunuyor.
Cameron'ın AB'nin serbest dolaşım kuralıyla çelişen ve tartışmalara neden olan talebi ise AB ülkelerinden gelen göçmenlerle ilgili. İngiltere Başbakanı, AB ülkelerinden İngiltere'ye gelen göçmenlerin devlet yardımlarından yararlanmalarının önünün kesilmesi ve İngiltere'de en az 4 yıl yaşama koşulunun getirilmesi gerektiğini savunuyor.
AB'ye 1973'te örgüt henüz Avrupa Ekonomik Topluluğu iken katılan İngiltere, üyeliğini 1975'te referanduma götürmüştü.
- Cameron, Arjantin'in yeni lideri ile görüştü
Öte yandan Cameron, WEF'teki temasları kapsamında bugün Arjantin'in geçen ay göreve başlayan yeni lideri Mauricio Macri ile görüştü.
İngiltere Başbakanlığından görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, iki liderin ülkeleri arasındaki ekonomik reform, ticaret ve yatırım ile Falkland Adaları konularını ele aldığı bildirildi.
Görüşmede özellikle enerji, şeffaflık ve bilim alanlarındaki ekonomik reformlara dair Birleşik Krallık'ın nasıl yardımcı olabileceğinin değerlendirildiğinin kaydedildi.
- Cameron'ın Davos gündemi
Cameron'ın WEF çerçevesinde yapacağı görüşmelerde ülkesinin AB'deki geleceği ile ilgili görüşmelerde bulunması bekleniyor. Cameron'ın gündemindeki bir diğer konu da büyüyen sığınmacı krizi ile krize yönelik acil müdahale çabaları olacak.
İngiliz liderin, Suriye'ye komşu ülkelerinde bulunan Suriyeli sığınmacılara bulundukları yerde ekonomik imkanlar yaratılması konusunda muhatapları ile istişarelerde bulunması da bekleniyor. Böylelikle, Avrupa üzerindeki sığınmacı baskısının azaltılması umuluyor.
Cameron, WEF'te düzenlenecek Suriye konulu bir panele, Ürdün Kraliçesi Rania ile ev sahipliği yapacak.