smet Paşa, iktidardan düştükten sonra kendisine Meclis’teki Grup Odası’nda sormuştum: - Birinci İnönü Savaşı’ndan sonra, 2’nci İnönü Savaşı’nı da niye yaptığını. O da bana kendine layık bir yanıt vermişti: - Bir muharebede galip mağlup yoktur.
smet Paşa, iktidardan düştükten sonra kendisine Meclis’teki Grup Odası’nda sormuştum:
- Birinci İnönü Savaşı’ndan sonra, 2’nci İnönü Savaşı’nı da niye yaptığını.
O da bana kendine layık bir yanıt vermişti:
- Bir muharebede galip mağlup yoktur. Kim daha geç kaçarsa ona galip denir, demişti.
***
Bendeniz ise her 2 savaş arasındaki Atatürk’ün yanında geçmiş kulisi biliyordum. Onu da bendenize aynı kulisin aktörlerinden Hamdullah Suphi anlatmıştı.
***
Çankaya’daki köşkün yapımı henüz bitmediği için, Mustafa Kemal Paşa, Ankara Dikmen’de özel bir yerde oturuyordu. O tarihte yanında Hamdullah Suphi, Halide Edip, bir de Türk Ocakları kurucularından biri, belki Ahmet Ağaoğlu vardı.
***
Saat akşama doğru 17’yi geçerken, resmi yaver elinde askeri bir telgrafla süklüm püklüm içeri girmiş ve telgrafı Atatürk’e uzatmıştı.
Gazi Mustafa Kemal Paşa da, moraran bir yüzle okumuştu telgrafı:
- Yenildik, dönüyoruz İsmet.
***
O sırada ayak ayak üstüne atmış olan Halide Edip, bacaklarını değiştirmişti. Hamdullah Suphi ise galeyana gelmiş, nutuk söylemeye başlamıştı:
- Asla doğru olmaz böyle bir şey. Buruşuk bir kağıt parçasıyla koskoca bağımsızlık ve var olma eylemi sönemez. İnanın bana bu haber doğru çıkmayacaktır.
***
Derken salonda bulunan herkes susmuş, bir matem sessizliği kaplamıştı ortalığı. İstiklal Savaşı ve Ankara’nın bir Cumhuriyet Devleti Başkenti olması, yarıda kesiliyordu.
***
Aradan 7 saat ya geçmiş ya geçmemişti. Aynı yaver güleç bir yüzle ve elinde yine askeri bir telgrafla girmişti içeri, telgrafı da Atatürk’e uzatmıştı. Telgrafta şöyle yazıyordu:
- Yendik, dönüyoruz İsmet.
***
Mustafa Kemal Paşa da, Hamdullah Suphi’ye dönmüş:
- İlk kez sen öngördün bu gerçeği, demişti; geç içeri de tebrik ve kutlama mesajını sen yaz.
***
Hamdullah Suphi de çalışma odasına geçmiş ve o tarihi mesajı yazmıştı.
***
Şimdi yine kulislerde neler oluyor. Sadece futbol bir hayli tıkadı “Ulus-Devlet” politikacılarının yayınlarını.
***
Uzay’da ise ne “ne Devlet, ne Millet, ne Kulis, ne savaş” var. Ama nihayet oraya da uzandı İNSANOĞLU.
***
Modern düşünürler ise şöyle diyorlar:
- Geçmiş, geçmişte kaldı. Gelecek ise henüz gerçekleşmedi. Hayat, yaşadığımız andan ibarettir.
***
2.9.1977 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan imzasız küçük bir fıkra:
Bir yaşam felsefesi
Kahve vardır deniyorsa yok demektir. Kolera yok deniyorsa var demektir.
Döviz sıkıntısı yoktur demek, vardır demektir. Asayiş vardır demek, yoktur demektir. İlaç darlığı yoktur demek, vardır demektir. Çimento vardır demek, yoktur demektir. Huzur vardır demek, yoktur demektir. Yoktur demek, vardır demektir. Vardır demek, yoktur demektir.
Bu anlatım şaşkalozluğunun nedenine gelince...
Bunu en iyi eski Milli Eğitim bakanlarından Necati, vaktiyle bir toplantıda dünyanın en kısa konuşmasını yaparak şöyle açıklamıştır:
- Hayat bir katakulliden ibarettir.