Türkiye, yeni genel sekreter seçimi sürecinde aktif rol oynamıştı. Ankara'nın, Rutte'den, "terörle mücadele", ittifak içi silah satışında kısıtlamaların önlenmesi ve NATO-Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türkiye gibi AB üyesi olmayan müttefiklerin çıkarlarının korunması konusunda beklentileri var.
2014’ten bu yana NATO Genel Sekreteri olarak görev yapan Norveçli Jens Stoltenberg’in görev süresi iki kez uzatılmıştı.
ABD ve önde gelen Batılı ülkelerle Doğu Avrupalı müttefikler arasında süren müzakereler sonunda yeni genel sekreterin Mark Rutte olması konusunda NATO üyesi 32 ülke arasında uzlaşma sağlandı.
İttifaka üye tüm ülkelerin resmi onayının tamamlanmasının ardından Rutte’nin 9-11 Temmuz tarihlerinde yapılacak NATO Liderler Zirvesi'nde yeni genel sekreter olarak tanıtılması bekleniyor.
Türkiye, Rutte’ye desteğini en son açıklayan ülkeler arasında yer aldı ve yeni genel sekreterin Stoltenberg’in izlediği dengeli ve duyarlılıklara uygun tutumunu sürdürmesi gerektiğini vurguladı.
Ankara desteğini, Rutte’nin Nisan ayı sonunda İstanbul’a giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından açıkladı.
Ankara'nın en önemli beklentisi 'terörle mücadele'
Türkiye’nin, yeni genel sekreterden en önemli beklentisi "terörle mücadele" konusunda.
Ankara, bu konuda Stoltenberg’in gösterdiği duyarlılığın Rutte tarafından da sürdürülmesini istiyor. Eski genel sekreterin sık sık “terörden en çok zarar gören ülkenin Türkiye olduğunu” anımsatması ve bu konuda dayanışma çağrısı yapmasının çok önemli olduğunu kaydediyor.
Diplomatik kaynaklar, Ankara’nın Rutte’den bu çizgiyi devam ettirme konusunda beklentisi olduğunu vurguluyor.
NATO’nun 2022 Madrid Zirvesi’nde Rusya ile "terörizmin" iki ana tehdit unsuru olarak tanımlandığını ancak "terörle mücadele" konusunda Türkiye’nin istediği dayanışmayı görmediğini aktaran kaynaklara göre, genel sekreterin bu konularda vereceği mesajlar önemli olmaya devam edecek.
Kaynaklar, Washington Zirvesi’nde "terörle mücadele" konusunda yeni bir siyasi yönergenin kabul edilmesinin beklendiğini de bildirdi. Bu belgenin "terörle mücadelenin" ana hatlarını belirginleştirmesi ancak örgüt isimlerine değinmemesi bekleniyor.
Türkiye, PKK’nın yanı sıra Kuzey Suriye’de yer alan Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) de "terör örgütü" olarak kabul edilmesini istiyor ancak ABD ve Avrupalı müttefiklerden gerekli desteği alamıyor.
Savunma yaptırımlarının kaldırılması Ankara'nın gündeminde
Türkiye’nin gündeme getirdiği ikinci beklentisi, NATO içinde savunma sanayi konusunda iş birliğinin desteklenmesi ve müttefiklerin birbirlerine silah satışı konusunda uyguladığı yaptırım ve kısıtlamaların tamamen kaldırılması.
Stoltenberg, NATO Genel Sekreterliği sırasında bu kısıtlamaların ittifakın kollektif savunması ve caydırıcılığı açısından zarar verici olduğunu söylemişti. Türkiye, Rutte’den de benzer bir tutum ve söylem bekliyor.
Başta ABD ve Almanya olmak üzere birçok NATO üyesi, farklı nedenlerle Türkiye’ye silah satışı konusunda yaptırım uyguluyordu. ABD, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerinin satın alınmasını gündeme getirdi. Almanya gibi bazı Avrupalı ülkeler ise Türkiye’nin 2019’da Kuzey Suriye’de gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Ankara'ya yaptırım uygulamaya başladı.
Rusya’nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından yaşanan süreçte Türkiye’ye bakışın yumuşaması, Ankara'nın uzun müzakerelerin ardından Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması gibi gelişmeler silah satışındaki kısıtlamaların gevşemesine yol açtı. Ancak başta Almanya olmak üzere hala bazı ülkeler Türkiye'ye yaptırım uygulamaya devam ediyor.
NATO-AB iş birliğinde birlik üyesi olmayan ülkelerin konumu önemli
Türkiye’nin yeni genel sekreterden bir diğer beklentisi de, NATO-Avrupa Birliği iş birliği. Türkiye, destekleyip önemli bulduğunu düşündüğü bu iş birliğinin 2003’te üzerinde uzlaşılan çerçevede uygulanmasını, yeni genel sekreterin bu konuya sahip çıkmasını bekliyor.
Bu anlaşmanın AB’nin NATO’ya güvenlik konusunda tamamlayıcı bir rol çizdiğini hatırlatan diplomatik kaynaklar, AB’nin ise tamamlayıcı olmak yerine zaman zaman NATO ile çekişme yaratacak adımlar attığını kaydediyor.
AB’nin bu parametrelere uymamasının kollektif savunma açısından sıkıntı yaratacağın değerlendiren Ankara, genel sekreterin bu konuda aktif olmasını ve ittifak üyelerinin duruşuna sahip çıkmasını istiyor.
Yine NATO-AB iş birliği kapsamında Türkiye’nin dile getirdiği diğer bir unsur, AB üyesi olmayan Türkiye, İngiltere ve Norveç gibi müttefiklerin AB’nin inisiyatiflerine tam olarak katılmasının önünün açılması gerektiği beklentisi.
Ankara, AB’nin bu ülkeleri dışlamasının ortak güvenlik mimarisi açısından sorun yarattığını da sık sık dile getiriyor.