Yulia Navalnaya, Rus muhalif lider Aleksey Navalni'nin Şubat 2024'te ölümünden üç gün sonra eşinin yerini alacağını ve "Yolsuzlukla Mücadele Vakfı"nın (FBK) yönetimini üstleneceğini açıkladı. Navalni, kâr amacı gütmeyen bu kuruluşu 2011 yılında kurmuştu. Kuruluşun amacı ise Rus elitleri arasındaki rüşvet ve yetkinin kötüye kullanılması vakalarını ortaya çıkartmak, kamuya duyurmak ve bu şekilde yolsuzlukla mücadele etmekti. Pek çok kişi 47 yaşındaki Navalni'nin Sibirya'daki bir cezaevinde ölümünü, siyasi faaliyetleri nedeniyle Rus yetkililerin yıllarca uyguladığı baskıların bir sonucu olarak değerlendiriyor.
Eşinin çalışmalarını sürdüreceğini açıklayan Yulia Navalnaya ve "Yolsuzlukla Mücadele Vakfı", Deutsche Welle (DW) 10'uncu İfade Özgürlüğü Ödülü'ne layık görüldü. DW Genel Müdürü Peter Limbourg, özgürlükçü Rusya için mücadele eden Navalnaya ve ona destek verenlerin gösterdiği "sarsılmaz cesaret" nedeniyle bu ödüle layık görüldüklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yulia Navalnaya, eşi Aleksey Navalni'nin Rusya'da basın ve ifade özgürlüğü için yürüttüğü siyasi faaliyetlerini tüm risklerine, sürekli tehditlere ve bireysel kısıtlamalara rağmen ilk başından beri destekledi."
Yulia Navalnaya siyasetçi olmayı istemiyordu
Gözlemcilere göre, Navalnaya merhum eşi Aleksey Navalni'nin yerine geçeceğini açıklayarak, siyasi kariyere başlayacağını da ilan etmiş oldu. Bazı gözlemciler ise Navalnaya'yı Rusya'da muhaliflerin yeni yüzü olarak görüyor. Aslında Navalnaya siyasetçi olmayı düşünmüyordu.
Yulia Navalnaya, eşi ile 1998 yılında Türkiye'de tatil yaptığı sırada tanıştı. 2000 yılında da evlendiler. Bir yıl sonra kızları Daria, 2008 yılında da oğulları Zahar dünyaya geldi. Moskova Plehanov Üniversitesi Uluslararası Ekonomik İlişkiler Bölümü'nden mezun olan Navalnaya, kariyer yapmak yerine eşinin çalışmalarını destekledi.
Navalnaya 2000'li yıllarda eşi ile birlikte liberal Yabloko Partisi'ne üye oldu. Aleksey Navalni'nin ülkesinin önemli politikacılar arasında sayılmaya başladığında ise Navalnaya eşi ile birlikte iş planları üzerinde çalışıyordu. 2014 yılında Rus dergisi Afişa'ya verdiği söyleşide Navalnaya o dönemi "Görünmez bir yardımcıydım" sözleriyle anlatmıştı. Afişa o sayısında, Navalnaya'yı "Daha güçlü cinsiyet" başlığı ile kapak yapmıştı.
Navalnaya hakkında basındaki ilk haberler ise adil seçimler için düzenlenen bir gösteri sırasında polis tarafından götürülen eşini bulmak için Moskova'daki tüm gözaltı merkezlerini diğer muhaliflerle birlikte ararken çıktı.
Muhaliflerin "First Lady"si için zor günler
Aleksey Navalni'nin 2013 yılında zimmetine para geçirme suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırılmasını ise Yulia Navalnaya "Çok dramatik bir gün" olarak tanımlamıştı. En kötüsüne hazırlıklıydı. Ancak kamuoyunda oluşan tepki üzerine mahkeme Navalni'nin cezasını erteledi.
Navalnaya daha sonra Afişa'ya verdiği röportajda eşi Aleksey Navalni'nin siyasi faaliyetlerinin getirdiği riskleri kabullendiğini söylemişti: "İnsanlar ona inanıyor, gözleri parlıyor ve gözlerinin korkutulmasına ve hapis cezası tehdidine rağmen sokağa çıkıyorlar. Bu harika."
Yulia Navalnaya, eşi Aleksey Navalni'nin 2013 yılında Moskova belediye başkanlığı için seçim kampanyası yürüttüğü dönemde ilk kez siyaset sahnesine adım attı. Navalni, geliri ve sahip olduğu mülklerin yanı sıra ailesi konusunda da siyasetin şeffaf olmasını istiyor, bu tutumu ile eski tarz siyasetçilere bir tezat oluşturuyordu. Seçimlerde oyların yaklaşık yüzde 27'sini alan Navalni, seçimi kazanan Sergey Sobyanin'den sonra ikinci sırada yer aldı. Navalnaya ise muhaliflerin yeni liderinin "First Lady"si olarak anılmaya başlandı.
Yulia Navalnaya için bir diğer sınama ise 2020 yazında eşinin Omsk'ta zehirlenmesi oldu. DW'ye konuşan doktor Aleksandr Polupan, Navalnaya'nın büyük stres yaratan bu durumda sakin, iradeli ve kendine güvenen bir görünüm sergilediği değerlendirmesini yapıyor. Polupan, Navalnaya'nın bu dönemde sebat etmesinin nedeninin Navalni'nin Almanya'ya nakledilmesi ve olayın kamuoyunun dikkati çekmesi olduğunu düşünüyor.
Navalnaya, o dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e eşinin tedavi için Almanya'ya götürülmesine izin vermesi çağrısında bulundu. Putin de daha sonra yaptığı bir açıklamada, muhalif liderin eşinin ricası üzerine savcılıktan Navalni'nin ülke dışında tedavisine izin verilmesini istediğini söyledi.
"Ahlaki direnişin sembolü"
Siyaset bilimci Dmitriy Oreşkin, Yulia Navalnaya'nın Rusya'daki "erkek" zorbalığına karşı direnişin bir sembolü olabileceği görüşünü savunuyor. Rusya'da erkeklerin çoğunun NATO'nun ülkeye saldıracağına inanırken, kadınların ise daha somut sorunları çözmek zorunda kaldığına işaret eden Oreşkin, "Eşleri öldürüldü, erkek kardeşleri orduya, oğulları Ukrayna'ya ölüme gönderildi" diyor. Oreşkin, şöyle devam ediyor: "Kadınların düşünceleri herhangi bir ideolojiyi takip etmiyor, aile üyelerini geri istiyorlar. Navalnaya'nın imajı da ülke içindeki ve dışındaki muhalifler için birleştirici olabilir."
Washington merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı kıdemli uzmanı Andrey Koleşnikov da Yulia Navalnaya'nın "ahlaki direnişin sembolü" olabileceği görüşünde. Koleşnikov, "Eğer bir gün devlet başkanlığı için bir demokrat aday gösterilecekse, Yulia milyonlarca insanın gözünde en iyi aday olacaktır" diyor.
Eşinin ölümü sonrasında yaptığı açıklamada "Aleksey'in ölümü ile Putin bir yarımı, kalbimin ve ruhumun bir yarısını öldürdü" diyen Yulia Navalnaya, geri kalan yarısının ise "Öfke, hiddet ve nefret" ile eşinin "Haysiyet, adalet ve sevgi dolu" bir Rusya hayalini gerçekleştirme çabası olduğunu ifade etmişti.
İfade Özgürlüğü Ödülü, Yulia Navalnaya'ya 5 Haziran 2024'te Berlin'de düzenlenecek tören ile Maliye Bakanı ve Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner tarafından takdim edilecek.