TBMM (AA) - TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail ve Hamas arasındaki ateşkese ilişkin "Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için bütün dünyanın seferber olması lazım. Bütün dünyanın, özellikle İsrail'e destek olan ülkelerin ateşkesin kalıcı olması için garanti vermeleri lazım, onu desteklemeleri lazım." dedi.
Kurtulmuş, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİT PA) Başkanı Pia Kauma ile TBMM'de bir araya geldi. Kurtulmuş ve Kauma, heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
AGİT PA Başkanı Kauma ve heyetini Meclis'te ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını ifade eden Kurtulmuş, Kauma ile verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini ve görüşmelerinde, bölgesel ve küresel konuları detaylı bir şekilde ele aldıklarını söyledi.
Bu senenin, Helsinki Senedi'nin kabul edilişinin 50. yıl dönümü olduğunu dile getiren Kurtulmuş, küresel gelişmeler ve bölgede yaşanan fevkalade büyük türbülanslar çerçevesinde Helsinki Senedi'nde yer alan maddelerin, yerinde ve korunması gereken şartlar olduğunu belirtti.
Numan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki, başta ülkelerin egemenlikte eşitliği prensibi olmak üzere, bu prensiplerden bir çoğunun bugün yaşanan gelişmeler karşısında tarumar edildiği, maalesef bu prensiplerin ayaklar altına alındığı bir dönemden de geçiyoruz. Ümit ederim ki, Helsinki Senedi'nde yer alan ve bütün insanlığın ortak meselesi olarak görülebilecek bu prensipler hayata geçirilir ve dünyada, ülkelerin egemen eşitliği prensibine, saldırmazlık prensibine dayalı, ülkelerin toprak bütünlüğünün temin edilmesi fikrine dayalı uluslararası bir sistem yeniden inşa edilebilir."
- "Filistin Devleti'nin de bu toplantıda (AGİT PA) yer alması için teklifimizi sunacağız"
AGİT ve Türkiye ilişkilerini, parlamenter diplomasideki genel perspektiflerinin bir gereği olarak güçlendirerek sürdürdüklerini vurgulayan Kurtulmuş, "AGİT PA, diğer çok taraflı parlamenter asambleler gibi, Türkiye'nin içinde yer aldığı ve her fırsatta tezlerimizi anlatabilmek, küresel sistemdeki paydaşlarımızla fikirlerimizi paylaşabilmek bakımından değerli bulduğumuz önemli bir uluslararası ilişkiler aracıdır. Bu çerçevede AGİT PA'nın sonbahar toplantısının önümüzdeki kasım ayında İstanbul'da yapılacak olması da önemlidir. Türkiye olarak bu toplantıya ev sahipliği yapacağız. Ayrıca Akdeniz'deki ülkelerin de bu toplantıya çağrılması kapsamında, Filistin Devleti'nin de bu toplantıda yer alması için teklifimizi sunacağız." açıklamasında bulundu.
- Rusya-Ukrayna savaşı
Meclis Başkanı Kurtulmuş, Kauma ile görüşmelerinde, başta Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmanın sona erdirilmesi, İsrail'in Filistin'de devam eden saldırıları karşısında gelinen ateşkesin korunmasının temin edilmesi ve Filistinlilere insani yardımların kesintisiz bir şekilde sürdürülebilmesi konusunda görüş teatisinde bulunduklarını anlattı.
Rusya-Ukrayna krizinin, hiç şüphesiz Avrupa için büyük bir güvenlik sorunu olduğunu bildiklerini ama Rusya-Ukrayna meselesinin, iki ülke arasında bir çatışma olmanın çok ötesine geçtiğini ve bütün dünyayı yakından ilgilendiren, dünya barışını tehdit altında tutan yeni bir gelişme haline geldiğini belirten Kurtulmuş, bu çatışmanın mutlaka sonlandırılması gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, "Ukrayna'nın toprak bütünlüğü prensibini esas alan, Ukrayna'nın egemenlik haklarını teminat altına alan, iki tarafın da rıza göstereceği onurlu bir barışın sağlanması mümkündür ve bu çerçevede Türkiye olarak, her iki ülkeyle de temas kurabilen neredeyse yeryüzündeki yegane ülke olarak bundan sonraki süreçte de barış perspektifine destek vermeye devam edeceğiz." dedi.
- "(Gazze) Barışın kalıcı hale getirilmesi için adımlar atılması, uluslararası camianın sorumluluğundadır"
Gazze'deki ateşkesin devam etmesini de arzuladıklarını vurgulayan Kurtulmuş, "Bu olumlu gelişmenin, hiçbir tehdit altında olmaksızın, İsrail tarafından engellenmemesi, esir takasları bitirildikten sonra da bu barışın kalıcı hale getirilmesi için adımlar atılması uluslararası camianın sorumluluğundadır. Bu çerçevede AGİT PA'nın da özellikle Filistin halkının haklarını korumak konusunda önemli ve olumlu katkıları olabileceği kanaatimizi Kauma ile paylaştık. Yeterli ve gerekli insani yardımların Gazze halkına ulaştırılması da önemli temennilerimizden birisidir." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bütün sorunların karşılıklı müzakereye dayalı bir anlayışla, diplomasinin bütün imkanları kullanılarak çözülmesinin Türkiye'nin uluslararası alandaki temel yaklaşımlarından olduğunu anımsatarak, barışın insanlık için daha anlamlı olduğunu düşündüklerini; bunun için de herkesin yaratılışta eşit, her ülkenin de egemenlikte eşit olduğunu esas alan bir küresel sistemin kurulmasının şart olduğunu bildirdi.
AGİT PA'nın, "güvenlik ve işbirliği teşkilatı" olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Ama artık hiçbir güvenlik ve işbirliği teşkilatı, sadece güvenlik odaklı, sadece harple ilgili konularla kendisini kısıtlayamaz. Adı, Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı olmakla birlikte AGİT'in temel önceliklerinden birisi de barışın nasıl sağlanacağına odaklanmak olmalıdır. Bu çerçevede Filistin'deki gelişmelere sağlayacakları olumlu katkı, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın bitirilmesiyle ilgili ortaya koyacakları olumlu katkılar dolayısıyla şimdiden kendilerine teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.
- "Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için bütün dünyanın seferber olması lazım"
Numan Kurtulmuş, konuşmaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hamas ve İsrail arasındaki ateşkesin kalıcı olarak sağlanmasının mümkün olup olmadığı sorusu üzerine Kurtulmuş, ateşkese bir günde gelinmediğini, bunun için çok ağır bedeller ödendiğini söyledi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 15 ay içerisinde en az 50 bin Filistinlinin hunharca öldürüldüğü bir soykırıma dünyanın şahitlik ettiğini ifade ederek, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Dünya kamuoyundan yükselen olağanüstü tepkiler ve açıkçası askeri operasyonlardan da beklediklerini elde edememiş olmanın verdiği hayal kırıklığı içerisinde İsrail tarafı da ateşkese razı olmak mecburiyetinde kaldı. Yani bu ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için bütün dünyanın seferber olması lazım. Bütün dünyanın, özellikle İsrail'e destek olan ülkelerin, ateşkesin kalıcı olması için garanti vermeleri lazım; onu desteklemeleri lazım.
Ateşkesin kalıcı olması için daha kaç 50 bin masum Filistinlinin öldürülmesi gerekir? Maalesef bu kadar insani değerlerden uzak bir yaklaşım desteklenemez, sürdürülemez. Bu barışın kalıcı hale getirilmesi bütün dünyanın ortak hedefi olmalıdır. Ülkeleri ayırt etmeden söylüyorum. Şimdiye kadar Netanyahu ve çetesine destek vermiş olmanın mahcubiyetlerini kendilerine bırakıyorum. Ama sonuçta burada ortaya çıkmış ve dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinin olumlu bir şekilde karşıladığı bir ateşkes süreci var. Burada esir takasları da ufak tefek bazı pürüzlere rağmen sorunsuz bir şekilde sürdürülüyor. Mesele sadece esir takasları değil, ondan sonra Gazze'de kalıcı bir barışın temin edilmesi ve oranın esas halkı olan Gazzeliler tarafından yönetilmesinin temin edilmesidir. Bu insanlar, bütün aileleri ölmesine rağmen hala o yıkıntıları bırakıp gitmiyorlarsa bütün dünyaya bir mesaj veriyorlar. 'Burası bizim vatanımız, burası bizim ülkemiz. O taşların arasında kalırız, o yıkıntıların arasında yaşarız ama asla toprağımızı terk etmeyiz." diyorlar.
Bundan sonra herhangi bir şekilde İsrail saldırılarının devam edebileceğini ima etmenin bile başlı başına sağlanan ateşkese zarar vereceği kanaatindeyim. O toprakların Filistinlilerin toprakları olduğunu, bütün dünyanın artık öğrenmiş olması gerektiğini düşünüyorum. Bu işin bir sonu yoktur. Bölgedeki gelişmeler açık bir şekilde ortaya koymuştur ki, iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm geçerli olmayacaktır. İki devletli çözüm, bu olayların başlamasından önce dünyada bulduğu destekten çok daha fazlasını bulmuş ve sağlamıştır. Dünya halkları, hatta dünyada birçok yönetim, birçok hükümet önceden farklı düşünse bile gelinen noktada hem Gazze'deki barışı desteklemekte, ateşkesin sürdürülmesini ve kalıcı hale gelmesini desteklemekte hem de iki devletli çözümden başka bir yol olmadığını ortaya koymaktadır. Ümit ederim ki, bu ateşkes kalıcı olur, sürdürülebilir bir barış temin edilir ve Gazze halkı da bu kadar acılardan sonra, bu kadar büyük zulümlerden sonra rahat bir nefes alır."
- Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Şara'nın Türkiye ziyareti
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Suriye Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetine icabetle bugün Ankara'da olacağı hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, bu ziyaretin ikili ilişkilere çok önemli katkılarının olacağını, ayrıca bu ziyareti fevkalade tarihi bir ziyaret olarak nitelemek gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"911 kilometre sınırımız, dostumuz, kardeşimiz ve komşumuz olan Suriye'nin yeni yönetiminin liderinin Sayın Cumhurbaşkanı'mızı ziyaret etmesi fevkalade önemli ve anlamlıdır. Türkiye olarak başından itibaren Suriye'deki bütün gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde bütün dünya seyrederken, birkaç bin mülteci geldiği zaman ne yapabileceğini şaşırırken Türkiye, Suriyelilere kapılarını açmış, ekmeğini paylaşmış, yarım bardak suyu varsa onu da paylaşmıştır. Şimdi bunun sonucu olarak milyonlarca Türkçe konuşan ve Türkiye'yi yürekten seven; sadece kağıt üzerinde değil, canıgönülden de Türkiye'yi ikinci vatanı olarak kabul eden çok sayıda Suriyeli artık kendi memleketlerine dönecek ve ümit ediyoruz ki, yeni yönetimin sağladığı barış ve istikrar ortamında Suriye'nin gelişmesi için katkı sunacaklardır."
Türkiye olarak, Suriye'deki yeni yönetimin başarılı olması için her türlü desteği verdiklerini ve bu desteği de sürdüreceklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üç temel konuda fikrimizi her vesileyle Suriye'deki yeni yönetimdeki insanlarla paylaşıyoruz. Bunlardan birincisi, Suriye'de kapsayıcı bir yönetimin kurulması. Yani Suriye'deki bütün etnik, dini, mezhebi farklılıkların temsil edildiği, demokratik bir Suriye'nin inşa edilebilmesi için süreci mümkün olabilen en geniş anlamıyla kapsayıcı bir anlayışla sürdürmek gerekir. Bunun için Türkiye'nin yapacağı, ısrarla söylediğimiz gibi Suriye'ye demokratik rehberlik vazifesini gerçekleştirmektir.
İkinci mesele ise Suriye'nin toprak bütünlüğünün bütünüyle sağlanması korunmasıdır. Bunun önündeki engellerin, tehditlerin ortadan kaldırılmasıdır. Üçüncüsü de Suriye'deki silahlı grupların silahsızlandırılması ve bu grupların hepsinin Suriye Milli Ordusu bünyesinde bir şekilde entegre edilerek Suriye'de tek bir silahlı gücün, o da resmi ve meşru Suriye devletinin ordusu olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Dolayısıyla bu üç temel perspektif içerisinde yeni Suriye'nin gelişmesini arzu ediyoruz.
Sayın Kauma ile görüşmemizde ifade ettiğimiz gibi, sadece Suriye'de yeni yönetimin kurulması bütün işlerin bittiği anlamına gelmez; bu yönetimin kapsayıcı olması da bütün işlerin bittiği anlamına gelmez. Bundan sonra uluslararası camia olarak Suriye'nin başta altyapı olmak üzere, şehirlerinin yeniden imarı olmak üzere, sıra Suriye'nin abat olmasına gelmiştir. Yani Suriye'nin yeniden güçlü bir şekilde ayağa kalkması, siyasi istikrarını kurmakla birlikte ekonomik olarak istikrarına kavuşması ve her alanda Suriye'ye de bu çerçevede gerçekten Suriye'nin geleceğini düşünen bütün uluslararası çevrelerin destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanı'mızın hiç şüphesiz Ahmed Şara'ya bugünkü görüşmede fevkalade önemli tavsiyeleri ve telkinleri olacaktır. Bu tavsiyelerin de söylediğim gibi demokratik bir Suriye'nin inşası ve gelişmiş, kalkınmış bir Suriye'nin kurulabilmesi için yapılacağından hiç şüphemiz yoktur. Bu çerçevede de Türkiye, elindeki bütün imkanla yeni Suriye'nin ortaya konulması için gayret göstermeye devam edecektir."
Kurtulmuş ve Kauma, daha sonra FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında bombalanan Meclis'teki alana karanfil bıraktı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, ayrıca AGİT PA Başkanı Kauma ve beraberindeki heyet onuruna yemek verdi.